2.07.2018

Can Sıkıntısı vs Ben


Can Sıkıntısına Karşı Kişisel Çözümlerim


Merhabalar. Geçtiğimiz Haziran ayı itibariyle yıllarımı geçirdiğim öğrencilik statüsünden mezun olarak ayrılmış bulunuyorum. Şu anda o malum dayı, amcalara sahip olamayan diğer arkadaşlarım gibi diplomalı ve fakat ne yapacağını henüz kestiremeyen bir işsizim. Şu an için karaları bağlayacak bir durum yok, hatta kendi gücüme inandığım için mutlaka bir şeyleri tırnaklarımla söküp alabileceğime inanıyorum. Ancak gelgelelim Temmuz ve belki de Ağustos aylarını nasıl geçireceğim tam bir muamma. Ben de kendime farklı arayışlar, yollar edinmeye başladım. Yıllarca yaşadığım ve her anında özgürlüğümü ilan ettiğim öğrenci evini bırakıp disiplinli ve tam teşekküllü aile evine dönmek ve buna ayak uydurmak benim için oldukça zor. O nedenle kendime evde ve dışarıda ve her yerde yaşam alanları yaratmaya çalışıyorum. Sıkılmaktan, boş durmaktan, boş durdukça da kafada bir şeyler kurmaktan haz etmiyorum. En önemlisi de üretmeyen birinin insanlaşamayacağını düşünüyorum. Bu bağlamda ben de elimden geldiği kadarıyla zamanın içerisine birkaç çivi çakmayı deniyorum. Neticede o çiviler benimle beraber sökülüp düşecekse de bunu yapmadan iyi bir hayat geçirmiş olamayacağım. Eh, bu kadar edebiyat yeter. J  Şimdi isterseniz can sıkıntısına savaş açtığım şu günlerde neler yaptığımı, hangi ataklarda bulunduğumu size anlatayım.

Birinci Yol: Kitaplar
Çok da yaratıcı olmadığımı söylediğinizi duyar gibiyim. Ancak bu, yollardan yalnızca ilki. Eğer sevdiğiniz ve uzun süredir vakit ayıramadığınız bir yazar, roman, kitap varsa onu temin edin. Sıcaklara bir çözüm olmasa bile sizi sıkılmaktan uzun süreliğine korur ve apayrı dünyalara yolculuğa çıkarsınız. Benim son zamanlarda incelediğim kitaplar arasında; Sait Faik Abasıyanık’ın Alemdağ’da Var Bir Yılan, Larry Shiner’in de Sanatın İcadı kitapları yer alıyor. Türk öykücülüğünün en önemli isimleri arasında yer alan Abasıyanık, balıkları, baharı ve denizi oldukça severdi. İmkânınız varsa bir sahile gidin ve onun öykülerini okuyun. Hatta Burgazada’ya gidip onun müzesini de gezmek için kendinize imkân tanıyın.


Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanların arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem, kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım.
Doğru yere isabet ettirdiğiniz anda kitapların size neler yapabileceğini tahmin edemezsiniz.

İkinci Yol: İnternet Araştırmaları
Şimdi gelelim benim uzun zamandır burnumu sokup da çıkaramadığım bir mecraya. İnternet, aklınıza gelebilecek en aptalca şeyden en bilimsel konuya kadar araştırma yapabildiğiniz bir platform. Burada osuruk videoları da izleyebilir, yüksek lisans başvurularına da bakabilirsiniz. Sizi neşelendiriyor ya da meşgul ediyorsa bence ikisi de güzeldir. Fakat gelgelelim ki buradaki dünya, kocaman bir şehre benziyor. Hani yıllarca bir semte gidersiniz de hala daha görünce şaşırdığınız bir ara sokak olur ya, aynı öyle. Burada hangi sokaklara dalacağınızı oralardan neler çıkacağını asla tahmin edemezsiniz. Biraz lunaparktaki korku tünelleri gibi anlatmış olsam da bu doğru. Onun için kişisel ilgi alanlarınız, deneyimleriniz doğrultusunda arama motoruna yazacağınız birkaç kelime sizi muhteşem fırsatlarla tanıştırabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse internetten insanla tanışmak mı fırsatlarla tanışmak mı derseniz ben ikincisini seçerim. Peki ne bulabilirsiniz burada? Çok genel olacak ama kendi ilgi alanlarım doğrultusunda bir liste çıkarmaya çalıştım:


 Ø  Gezi: Hepinizin bildiği üzere yurt içi ve yurt dışı bölgelerine sürekli olarak seyahat eden turlar var. Bu turlar gerek adı sanı bilinmeyen, gerekse çoğunluğunu genç nüfusun oluşturduğu alıcılara sahip. Bu turlar aracılığıyla gidip görmeniz gereken yerleri öğrenebilir ya da hiç bilmediğiniz ama içinizi gıdıklayan turlar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Benim bu minvalde takip ettiklerim arasında; Interrail, Gezgin Fest, Eyobüs ve Yeter Ki Gez oluşumları yer alıyor. Instagram sayfaları da mevcut üstelik! Buralara bakarak bir seyahat ne kadar tutuyor, ne kadar para biriktirmeniz ya da toplamanız gerekiyor tartıp şekillenebilirsiniz.


Ø  İş Başvuruları: İtiraf etmeliyim ki çalışmayı çok da seven biri değilim. Zorda kaldığımda ya da durum bunu gerektiriyorsa elbette hiç aksatmadan işimi yaparım. Ancak istediğim meslek ve şartlarda bir iş bulamadığım takdirde bunun nesini seveceğim ki? Gelgelelim, internette kendinizi geliştirebileceğiniz gibi birbirinden farklı sayısız iş başvurusunu da bulabilirsiniz. Yok efendim ben işe mişe girmem, ama kendimi biraz geliştirmek de isterim, diyorsanız staj başvurularına da bakabilirsiniz. He bunları da mı sevmediniz? O zaman Avlu’nun yeni sezonu yakında yayımlanacak! J

Ø  Film: Yine çok özgün fikirlerimle sizi aydınlatmaya devam ediyorum. J Film izleyin. Size dokunabilecek bir kitabı buldunuz mu nasıl ki içinden çıkamayacaksınız, filmlerde de aynı mantık işler. Sanat filmleri, gişe filmleri, korku, macera, dram… hangisi olursa olsun! Vaktin hızlı geçtiği, yani eğlenebildiğiniz birkaç saat veriyorsa bu filmler size, o zaman ben ona başarılı film derim! Benim ciddi bir Harry Potter takıntım vardır mesela. Ne izleyeceğimi bilemediğim zamanlarda açarım oradan bir Harry Potter, replikleri bir ben söylerim bir onlar, bir ben söylerim bir onlar.

Ø  Videolar: İnternet çağıyla beraber işini videoya çekip sanal alemde yayımlamayan kaldı mı? Kaldıysa da ben bilmiyorum. Öğretmenler, müzisyenler, tiyatrocular, dansçılar, sporcular, ünlüler ünsüzler her statü ve yaştan insanın hikâyesini bulabileceğiniz geniş bir yelpazeden bahsediyoruz. Bu yelpazede yok yok! İlginç bilgilerle donatılmış bir kanal da bulabilirsiniz, işin derinine inen araştırma videoları da. Bir dizinin kamera arkası görüntüleri de uzaya ve evrene dair belgeselleri de internetin mahallesinde bulabilirsiniz. Dediğim gibi burası hangi sokağın karşınıza çıkacağını kestiremediğiniz bir yer. Şanslı ve biraz da ne aradığınızı biliyorsanız doğru tabelalar karşınıza çıkacaktır. Ben bu aralar Ruhi Çenet’in videolarına ve İlber Ortaylı’ya bakıyorum.


Ø  Radyolar: Televizyon, radyoyu döver. Mi acaba? Eskiden öyleydi. Artık internetle beraber, radyo yayınlarını da buradan takip edip dinleyebilirsiniz. Radyo sohbetlerini dinlemekten her zaman keyif almışımdır. Ama diyorsanız ki yok efendim ben sadece müzik dinlemek için radyo açmak istiyorum, o zaman müzik bazlı yayınları da takip edebilirsiniz. Benim uzun süredir müzik amaçlı dinlediğim https://www.radioparadise.com/ size tavsiye edeceklerimin başını çeker. Eh, bizim müzik anlayışımız da böyle.

Ø  Günlük İşler: Biliyor musunuz bilmiyorum ama https://bionluk.com/ adresine bir bakın derim. Burası için fazla söze gerek yok. Keşfediniz efendim biraz! Ve buna benzer daha pek çok site olduğunu da unutmayın.

Üçüncü Yol: Arkadaşların Kapısını Çalmak


Her şey iyi güzel de, bir şey yapsam bile bunları paylaştığım birileri yoksa ne önemi var? Elbette öyle! Siz bomboş, kimsenin olmadığı bir salonda oyun oynayan bir tiyatrocu düşünebilir misiniz? Ya da komşu olmayan bir apartmanda misafirliğe gitmeyi? Kitaplardan, filmlerden, sanattan daha önemli bir şey varsa o da samimiyettir! Sıcakkanlılıktır! Ancak ama ancak bu sayede kendinizi iyi hisseder, mutlu bir yaşam kurarsınız kendinize. Kaç kitap okumuş olursanız olun, kaç makale yazmış olursanız olun, hiçbir şey size sevginin sıcaklığını veremez. Eh, itiraf edelim hepimizin aradığı da bu sıcaklık değil mi aslında? Sadece hepimiz farklı eylemlerle gösteriyoruz. O halde gidip arkadaşlarınız kapısını çalın! Hayalini kurduğunuz gibi bir arkadaşlık edinmediğinizi sandığınız anda bile aslında ne kadar da içinizi ısıtabilir bir arkadaş! Ve daha fazlası… Onlara gidin. Hatta kalabalık bir arkadaş grubunuz varsa kendinize bir Whatsapp grubu da oluşturabilirsiniz. Biz yaptık, oldu! Planlarınızı, hayallerinizi paylaşın onlarla! Şu ‘’Aman kimseye söyleme, nazar değmesin’’ anlayışını bırakın derim! İnsan hakikaten paylaştıkça çoğalıyor. Bu nasıl bir denklem ben de anlayabilmiş değilim, ama vallahi doğru! Düşünsenize, bende olanı size veriyorum ve ben eksilmeyi bırak artarak devam ediyorum. Verdiğim sen de öyle! O halde bölüşün abiler! ‘’Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler!’’

Sokağa Çıkın: ‘’Ulan bura nasıl bir yer biliyon mu sen?’’ diyenleriniz vardır mutlaka. Kimseyi ikna edebilecek bir reçetem olmadığını söylerim ben de. Ama az durun. Sokaktan kastım elbette rahat dolanamadığınız bir muhit, semt değil de, sizin için hayatın damarlarının dolaştığı bölge neresiyse orasıdır sokak!
Benden şimdilik  bu kadar. Eden bulur, gibi bir atasözü vardır. Aha da onun karşısına en büyük rakibi çıkarıyorum: Arayan bulur!

Hiç yorum yok: