Can Sıkıntısına Karşı Kişisel Çözümlerim
Merhabalar. Geçtiğimiz Haziran
ayı itibariyle yıllarımı geçirdiğim öğrencilik statüsünden mezun olarak
ayrılmış bulunuyorum. Şu anda o malum dayı, amcalara sahip olamayan diğer
arkadaşlarım gibi diplomalı ve fakat ne yapacağını henüz kestiremeyen bir
işsizim. Şu an için karaları bağlayacak bir durum yok, hatta kendi gücüme
inandığım için mutlaka bir şeyleri tırnaklarımla söküp alabileceğime
inanıyorum. Ancak gelgelelim Temmuz ve belki de Ağustos aylarını nasıl
geçireceğim tam bir muamma. Ben de kendime farklı arayışlar, yollar edinmeye
başladım. Yıllarca yaşadığım ve her anında özgürlüğümü ilan ettiğim öğrenci
evini bırakıp disiplinli ve tam teşekküllü aile evine dönmek ve buna ayak
uydurmak benim için oldukça zor. O nedenle kendime evde ve dışarıda ve her
yerde yaşam alanları yaratmaya çalışıyorum. Sıkılmaktan, boş durmaktan, boş
durdukça da kafada bir şeyler kurmaktan haz etmiyorum. En önemlisi de üretmeyen
birinin insanlaşamayacağını düşünüyorum. Bu bağlamda ben de elimden geldiği
kadarıyla zamanın içerisine birkaç çivi çakmayı deniyorum. Neticede o çiviler
benimle beraber sökülüp düşecekse de bunu yapmadan iyi bir hayat geçirmiş
olamayacağım. Eh, bu kadar edebiyat yeter. J Şimdi isterseniz can sıkıntısına savaş
açtığım şu günlerde neler yaptığımı, hangi ataklarda bulunduğumu size
anlatayım.
Birinci Yol: Kitaplar
Çok da yaratıcı olmadığımı
söylediğinizi duyar gibiyim. Ancak bu, yollardan yalnızca ilki. Eğer sevdiğiniz
ve uzun süredir vakit ayıramadığınız bir yazar, roman, kitap varsa onu temin
edin. Sıcaklara bir çözüm olmasa bile sizi sıkılmaktan uzun süreliğine korur ve
apayrı dünyalara yolculuğa çıkarsınız. Benim son zamanlarda incelediğim
kitaplar arasında; Sait Faik Abasıyanık’ın Alemdağ’da
Var Bir Yılan, Larry Shiner’in de Sanatın
İcadı kitapları yer alıyor. Türk öykücülüğünün en önemli isimleri arasında
yer alan Abasıyanık, balıkları, baharı ve denizi oldukça severdi. İmkânınız
varsa bir sahile gidin ve onun öykülerini okuyun. Hatta Burgazada’ya gidip onun
müzesini de gezmek için kendinize imkân tanıyın.
Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da,
bir hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanların arasında sakin, ölümü
bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem,
kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük
değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yonttuktan
sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım.
Doğru yere isabet ettirdiğiniz
anda kitapların size neler yapabileceğini tahmin edemezsiniz.
İkinci Yol: İnternet Araştırmaları
Şimdi gelelim benim uzun zamandır
burnumu sokup da çıkaramadığım bir mecraya. İnternet, aklınıza gelebilecek en
aptalca şeyden en bilimsel konuya kadar araştırma yapabildiğiniz bir platform.
Burada osuruk videoları da izleyebilir, yüksek lisans başvurularına da
bakabilirsiniz. Sizi neşelendiriyor ya da meşgul ediyorsa bence ikisi de
güzeldir. Fakat gelgelelim ki buradaki dünya, kocaman bir şehre benziyor. Hani
yıllarca bir semte gidersiniz de hala daha görünce şaşırdığınız bir ara sokak
olur ya, aynı öyle. Burada hangi sokaklara dalacağınızı oralardan neler
çıkacağını asla tahmin edemezsiniz. Biraz lunaparktaki korku tünelleri gibi
anlatmış olsam da bu doğru. Onun için kişisel ilgi alanlarınız, deneyimleriniz
doğrultusunda arama motoruna yazacağınız birkaç kelime sizi muhteşem
fırsatlarla tanıştırabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse internetten insanla
tanışmak mı fırsatlarla tanışmak mı derseniz ben ikincisini seçerim. Peki ne
bulabilirsiniz burada? Çok genel olacak ama kendi ilgi alanlarım doğrultusunda
bir liste çıkarmaya çalıştım:
Ø Gezi:
Hepinizin bildiği üzere yurt içi ve yurt dışı bölgelerine sürekli olarak
seyahat eden turlar var. Bu turlar gerek adı sanı bilinmeyen, gerekse çoğunluğunu
genç nüfusun oluşturduğu alıcılara sahip. Bu turlar aracılığıyla gidip görmeniz
gereken yerleri öğrenebilir ya da hiç bilmediğiniz ama içinizi gıdıklayan
turlar hakkında bilgi edinebilirsiniz. Benim bu minvalde takip ettiklerim
arasında; Interrail, Gezgin Fest, Eyobüs ve Yeter Ki Gez oluşumları yer alıyor.
Instagram sayfaları da mevcut üstelik! Buralara bakarak bir seyahat ne kadar
tutuyor, ne kadar para biriktirmeniz ya da toplamanız gerekiyor tartıp
şekillenebilirsiniz.
Ø İş
Başvuruları: İtiraf etmeliyim ki çalışmayı çok da seven biri değilim. Zorda
kaldığımda ya da durum bunu gerektiriyorsa elbette hiç aksatmadan işimi
yaparım. Ancak istediğim meslek ve şartlarda bir iş bulamadığım takdirde bunun
nesini seveceğim ki? Gelgelelim, internette kendinizi geliştirebileceğiniz gibi
birbirinden farklı sayısız iş başvurusunu da bulabilirsiniz. Yok efendim ben
işe mişe girmem, ama kendimi biraz geliştirmek de isterim, diyorsanız staj
başvurularına da bakabilirsiniz. He bunları da mı sevmediniz? O zaman Avlu’nun
yeni sezonu yakında yayımlanacak! J
Ø Film:
Yine çok özgün fikirlerimle sizi aydınlatmaya devam ediyorum. J Film izleyin. Size
dokunabilecek bir kitabı buldunuz mu nasıl ki içinden çıkamayacaksınız,
filmlerde de aynı mantık işler. Sanat filmleri, gişe filmleri, korku, macera,
dram… hangisi olursa olsun! Vaktin hızlı geçtiği, yani eğlenebildiğiniz birkaç
saat veriyorsa bu filmler size, o zaman ben ona başarılı film derim! Benim
ciddi bir Harry Potter takıntım vardır mesela. Ne izleyeceğimi bilemediğim
zamanlarda açarım oradan bir Harry Potter, replikleri bir ben söylerim bir
onlar, bir ben söylerim bir onlar.
Ø Videolar:
İnternet çağıyla beraber işini videoya çekip sanal alemde yayımlamayan kaldı
mı? Kaldıysa da ben bilmiyorum. Öğretmenler, müzisyenler, tiyatrocular,
dansçılar, sporcular, ünlüler ünsüzler her statü ve yaştan insanın hikâyesini
bulabileceğiniz geniş bir yelpazeden bahsediyoruz. Bu yelpazede yok yok! İlginç
bilgilerle donatılmış bir kanal da bulabilirsiniz, işin derinine inen araştırma
videoları da. Bir dizinin kamera arkası görüntüleri de uzaya ve evrene dair
belgeselleri de internetin mahallesinde bulabilirsiniz. Dediğim gibi burası hangi
sokağın karşınıza çıkacağını kestiremediğiniz bir yer. Şanslı ve biraz da ne
aradığınızı biliyorsanız doğru tabelalar karşınıza çıkacaktır. Ben bu aralar
Ruhi Çenet’in videolarına ve İlber Ortaylı’ya bakıyorum.
Ø Radyolar:
Televizyon, radyoyu döver. Mi acaba? Eskiden öyleydi. Artık internetle beraber,
radyo yayınlarını da buradan takip edip dinleyebilirsiniz. Radyo sohbetlerini
dinlemekten her zaman keyif almışımdır. Ama diyorsanız ki yok efendim ben
sadece müzik dinlemek için radyo açmak istiyorum, o zaman müzik bazlı yayınları
da takip edebilirsiniz. Benim uzun süredir müzik amaçlı dinlediğim https://www.radioparadise.com/ size
tavsiye edeceklerimin başını çeker. Eh, bizim müzik anlayışımız da böyle.
Ø Günlük
İşler: Biliyor musunuz bilmiyorum ama https://bionluk.com/
adresine bir bakın derim. Burası için fazla söze gerek yok. Keşfediniz efendim
biraz! Ve buna benzer daha pek çok site olduğunu da unutmayın.
Üçüncü Yol: Arkadaşların Kapısını Çalmak
Her şey iyi güzel de, bir şey
yapsam bile bunları paylaştığım birileri yoksa ne önemi var? Elbette öyle! Siz
bomboş, kimsenin olmadığı bir salonda oyun oynayan bir tiyatrocu düşünebilir
misiniz? Ya da komşu olmayan bir apartmanda misafirliğe gitmeyi? Kitaplardan, filmlerden, sanattan daha önemli bir şey varsa o
da samimiyettir! Sıcakkanlılıktır! Ancak ama ancak bu sayede kendinizi iyi
hisseder, mutlu bir yaşam kurarsınız kendinize. Kaç kitap okumuş olursanız olun,
kaç makale yazmış olursanız olun, hiçbir şey size sevginin sıcaklığını veremez.
Eh, itiraf edelim hepimizin aradığı da bu sıcaklık değil mi aslında? Sadece
hepimiz farklı eylemlerle gösteriyoruz. O halde gidip arkadaşlarınız kapısını
çalın! Hayalini kurduğunuz gibi bir arkadaşlık edinmediğinizi sandığınız anda
bile aslında ne kadar da içinizi ısıtabilir bir arkadaş! Ve daha fazlası…
Onlara gidin. Hatta kalabalık bir arkadaş grubunuz varsa kendinize bir Whatsapp
grubu da oluşturabilirsiniz. Biz yaptık, oldu! Planlarınızı, hayallerinizi
paylaşın onlarla! Şu ‘’Aman kimseye söyleme, nazar değmesin’’ anlayışını bırakın
derim! İnsan hakikaten paylaştıkça çoğalıyor. Bu nasıl bir denklem ben de
anlayabilmiş değilim, ama vallahi doğru! Düşünsenize, bende olanı size veriyorum
ve ben eksilmeyi bırak artarak devam ediyorum. Verdiğim sen de öyle! O halde
bölüşün abiler! ‘’Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler!’’
Sokağa Çıkın: ‘’Ulan bura nasıl bir yer biliyon mu sen?’’
diyenleriniz vardır mutlaka. Kimseyi ikna edebilecek bir reçetem olmadığını
söylerim ben de. Ama az durun. Sokaktan kastım elbette rahat dolanamadığınız
bir muhit, semt değil de, sizin için hayatın damarlarının dolaştığı bölge
neresiyse orasıdır sokak!
Benden şimdilik bu kadar. Eden bulur, gibi bir atasözü
vardır. Aha da onun karşısına en büyük rakibi çıkarıyorum: Arayan bulur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder