Doğmamış Çocuğa Mektup İtalyan yazar, gazeteci Oriana Fallaci'nin en bilinen eserlerinden biridir. Kuzey yayınlarından okuduğum romanın fotoğrafta gördüğünüz baskısı üçüncü baskı olup 1987 yılında yayımlanmış. Ama gelin önce biraz yazarı tanıyalım:
1929 yılında Floransa'da doğan Oriana Fallaci henüz dokuz yaşındayken kısa öyküler yazmaya başlar, on yedi yaşında gazeteciliğe adım atar, Floransa Üniversitesi'ne devam eder. Yazı yazma deneyimi ile ilgili şu sözleri söylemiştir:
İlk defa yazı makinasının karşısına geçtiğimde, damla damla
ortaya çıkan ve beyaz kağıdın üstünde kalan kelimelere aşık oldum… Her damla,
eğer sözle söylenmiş olsalardı uçup gideceklerdi. Fakat kağıt üzerindeki
kelimeler, iyi de olsalar kötü de olsalar, sabitlenmişlerdi.
Pek çok ülke lideriyle yaptığı röportajla da gündeme gelir, zira röportajları genellikle olaylı olur. Ayetullah Humeyni ile röportaj yapan tek kişi oldu. Bu
görüşme tam 6 saat sürdü. Görüşmenin ortasında kızgınlıkla çarşafını çıkarıp
Humeyni’nin suratına fırlatması hatırlanmaya değer bir olaydır.*
Savaş muhabiri olarak, çağımızın
önde gelen anlaşmazlıklarına değindi. Macaristan
ayaklanmasını aktardığı için tutuklandı. 7 senesini Kuzey ve
Güney Vietnamda geçirdi, sonunda Güney Vietnam’dan sınır dışı edildi.*
Fallaci, 2006 yılında kanser tedavisi görür ve yetmiş altı yaşında, Floransa'da hayata gözlerini yumar. Geriye, Penelope Savaşta, Güneş Batarsa, Bırak Öyle Kalsın, Hiçbir Şey gibi eserler bırakır. Bu güzel ve hayatında tehlikenin eksik olmadığı kadının Doğmamış Çocuğa Mektup'una gelecek olursak; eser şu cümlelerle başlıyor: ''Dün gece var olduğunu bildim; hiçyokluktan kaçıp kurtulmuş bir dirim damlası.''
Anlaşılacağı üzere ''mektup'', hamile olduğunu yeni öğrenen bir kadının bu konudaki hisleriyle başlıyor. Daha sonra sürekli olarak ''çocuk'' adıyla hitap ettiği karnındaki o dirim damlasına yaşam hakkındaki fikirlerini anlatmaya koyuluyor: yalanlar, varsıl-yoksul çatışması, ilişkiler, erkek ve kadınlar... Hamile olduğu öğrenilen bu bekar kadına karşı bakışların değiştiğini de bir feminist olarak esere eklemekten geri kalmıyor Fallaci. Yapıtın sonunu söylemeyeceğim, ama çocuğuyla olan konuşmalarını ve özellikle son sayfaları okurken nefes nefese kalmış olabilirim :) Çevirisini Pınar Kür'ün yaptığı mektup oldukça anlaşılır bir dilde karşımıza çıkarken, söyledikleri, karmaşık olmayan cümlelerinin aksine oldukça derin, hatta romanın tesirlerinden biri şu oldu: Son sayfalarda hiçyokluktan bahsediyordu ve ölümden korkan ben ''anne ve babam beni meydana getirmeyebilirlerdi, hatta tek bir küçük fizyolojik fark bile 'ben' yerine bir başkasının doğmasına neden olabilirdi, yalnızca hiçyokluk yok oldu ve ben varım. Ama olmayabilirdim de, belki bir şeylerden geri durmamam için bir sebep daha buldum işte!'' gibi düşüncelere dalıp yürümeye başladım. Kitaptan kısa kısa birkaç alıntıyla devam edip sonlandırıyorum. Bu arada, Beyoğlu'nda altı liraya aldım kitabı, çok pahalı değil yani...
Sevgiye inanmadığın doğru değil, anne. Tersine öylesine çok inanıyorsun ki, çevrendeki sevgi azlığından ve bu azıcık sevginin bile hiçbir zaman eksiksiz olamadığından deli gibi acı duyuyorsun.
∞
Yaşamın çağrısına kulak tıkayamayacak kadar çok seviyorsun yaşamayı. Çağrı geldiğinde, tıpkı Jack London'un kurt olmak için, o uluyarak kurtların peşinden giden köpeği gibi, uyacaksın çağrıya.
∞
Çalışmanın gerekliliğinden, çalışmanın yaşam sevinci
verdiğinden, çalışmanın onurundan çok söz açacaklar sana. İnanma. O da yalan.
∞
Düş kırıklığına, öfkeye boyun eğdin mi, yoksa güçlü bir ağaç gibi dimdik mi kaldın? Mutluluk, özgürlük, iyilik, sevgi gibi şeylerin var olduğunu öğrendin mi?
∞
Seni o kavanozun içinde bırakamam. Sana daha onurlu bir yer bulmam gerek; ama nerde? Belki bir manolya ağacının dibine. Oysa manolya da uzaklarda. Benim çocukluğumun geçmişinde kalmış o ağaç.
∞
Yaşam var dediğimde üşümem geçiyor, uyuşukluğum geçiyor, yaşamın ta kendisiymişim gibi duyuyorum kendimi.
_____________________________________________________________________________
2 yorum:
Yazdıklarını takip etmeyi seviyorum, dolu dolu oluyorlar. Çoğunlukla bilgilendirici, keşiflere açık ve yönlendirici.
Kitabı da bu güzel insanı da listeme ekledim bile :)
Yorumun için teşekkür ederim, şimdiden iyi okumalar dilerim. :)
Yorum Gönder