Nursel Duruel tarafından hazırlanan ve Cemal Süreya ile farklı zaman ve yayın organlarında yapılan konuşmaların bir araya getirildiği, YKY'den çıkan Güvercin Curnatası, Süreya'nın şiir, edebiyat, aşk, kadınlar vs. konuları hakkındaki fikirlerinden oluşuyor. Şimdi bu bölümde ilgimi özellikle çeken birkaç konuşması var. Onlardan Ortaöğretimde Edebiyat Dersleri Üzerine ve Kompozisyon başlıklı yazıyı olduğu gibi aktarıyorum:
Orta öğretim kurumlarının derslere başlaması dolayısıyla ve öğretmenlerle öğrencilere yararlı olabilmek amacıyla geçen sayımızda edebiyat, resim ve müzik eğitiminin tarihçesini vermiş, ayrıca resim ve müzik dersleri üzerine soruşturma yayımlamıştık. Bu sayımızda ise edebiyat-kompozisyon dersleri üzerine soruşturmamızı sunuyoruz. Sorularımız şunlar:
1) Türkçeyi doğru okuyup yazma ve kompozisyon yeteneği kazandırmak için ''Türkçe, kompozisyon'' derslerinde üzerinde durulması gereken en önemli noktalar nelerdir?
2) ''Edebiyat'' öğretiminde nasıl bir yöntem uygulanmalı; bu ders öğretilirken nelere dikkat edilmelidir?
3) Öğrencilere, Türkçe-kompozisyon ve edebiyat derslerinde başarı sağlama açısından neler salık verirsiniz?
Okullardaki kompozisyon sorularının şimdilerde nasıl olduğu konusunda pek bir bilgim yok. Ama bizim zamanımızdaki gibiyse, felaket. Bizim zamanımızda, sözgelimi şöyle bir soru sorulduğunu anımsıyorum: ''Vatanınızı mı seversiniz, bayrağınızı mı?'' Soran da şiir kitapları yayımlamış, arada sırada günlük gazetelerde yazıları yayımlanan bir hocaydı.
Okullardaki edebiyat eğitiminin çok yanlış ve edebiyattan soğutucu nitelikte olduğu kanısındayım. Bence liselerde Divan edebiyatına, hatta Tanzimat edebiyatına ayrılan saatler azaltılmalı ve ikisi bir yılda okutulmalıdır. Çünkü dil barajı, günümüz gençleri için bu edebiyattan iyice anlaşılmaz duruma getirmiştir. Bu bir gerçek. Hatta Divan edebiyatı yalnız üniversitede okutulmalı. Bir uzmanlık dalı oldu artık bu. Liselerde okutulmasının bir yararı kalmadı. Daha doğrusu yararlanılabilecek yanlarından da yararlanılamıyor. Bununla birlikte Divan edebiyatının bir tarih olarak anlatılmasından da vazgeçilmemelidir.
Tanzimat edebiyatına gelince, sanırım, ders programlarında fazla yer tutuyor. Ve Tanzimat edebiyatına ayrılan saatlerden, Cumhuriyet edebiyatına yer kalmıyor. Tanzimat edebiyatı kaç yıllık bir dönemin edebiyatıdır? Cumhuriyet edebiyatı kaç yıllık dönemin? Cumhuriyet 50. yılını döndü, okullarda ise ancak o kadar sürmüş başka bir dönemin edebiyatı (hem de öğrencilerce tadına varılmadığı halde) asıl büyük yeri tutuyor. Bu büyük bir çelişkidir. Cumhuriyet 100. yılına geldiği zaman, yine mi Tanzimat edebiyatına çok yer verilecek?
Gerçekte, kompozisyon sorularını edebiyat eğitim programının bir sonucu olarak ele almak gerekir. Sanırım, bu programlar öğretmenlerin mesleki gelişmelerini de önlüyor.
Milliyet Sanat Dergisi, 14 Kasım 1975