12.03.2016

Cemal Süreya ile Konuşmalar (Güvercin Curnatası)

Nursel Duruel tarafından hazırlanan ve Cemal Süreya ile farklı zaman ve yayın organlarında yapılan konuşmaların bir araya getirildiği, YKY'den çıkan Güvercin Curnatası, Süreya'nın şiir, edebiyat, aşk, kadınlar vs. konuları hakkındaki fikirlerinden oluşuyor. Şimdi bu bölümde ilgimi özellikle çeken birkaç konuşması var. Onlardan Ortaöğretimde Edebiyat Dersleri Üzerine ve Kompozisyon başlıklı yazıyı olduğu gibi aktarıyorum:

Orta öğretim kurumlarının derslere başlaması dolayısıyla ve öğretmenlerle öğrencilere yararlı olabilmek amacıyla geçen sayımızda edebiyat, resim ve müzik eğitiminin tarihçesini vermiş, ayrıca resim ve müzik dersleri üzerine soruşturma yayımlamıştık. Bu sayımızda ise edebiyat-kompozisyon dersleri üzerine soruşturmamızı sunuyoruz. Sorularımız şunlar:

   1) Türkçeyi doğru okuyup yazma ve kompozisyon yeteneği kazandırmak için ''Türkçe, kompozisyon'' derslerinde üzerinde durulması gereken en önemli noktalar nelerdir?
    2) ''Edebiyat'' öğretiminde nasıl bir yöntem uygulanmalı; bu ders öğretilirken nelere dikkat edilmelidir?
       3) Öğrencilere, Türkçe-kompozisyon ve edebiyat derslerinde başarı sağlama açısından neler salık verirsiniz? 

     Okullardaki kompozisyon sorularının şimdilerde nasıl olduğu konusunda pek bir bilgim yok. Ama bizim zamanımızdaki gibiyse, felaket. Bizim zamanımızda, sözgelimi şöyle bir soru sorulduğunu anımsıyorum: ''Vatanınızı mı seversiniz, bayrağınızı mı?'' Soran da şiir kitapları yayımlamış, arada sırada günlük gazetelerde yazıları yayımlanan bir hocaydı.
     Okullardaki edebiyat eğitiminin çok yanlış ve edebiyattan soğutucu nitelikte olduğu kanısındayım. Bence liselerde Divan edebiyatına, hatta Tanzimat edebiyatına ayrılan saatler azaltılmalı ve ikisi bir yılda okutulmalıdır. Çünkü dil barajı, günümüz gençleri için bu edebiyattan iyice anlaşılmaz duruma getirmiştir. Bu bir gerçek. Hatta Divan edebiyatı yalnız üniversitede okutulmalı. Bir uzmanlık dalı oldu artık bu. Liselerde okutulmasının bir yararı kalmadı. Daha doğrusu yararlanılabilecek yanlarından da yararlanılamıyor. Bununla birlikte Divan edebiyatının bir tarih olarak anlatılmasından da vazgeçilmemelidir. 
     Tanzimat edebiyatına gelince, sanırım, ders programlarında fazla yer tutuyor. Ve Tanzimat edebiyatına ayrılan saatlerden, Cumhuriyet edebiyatına yer kalmıyor. Tanzimat edebiyatı kaç yıllık bir dönemin edebiyatıdır? Cumhuriyet edebiyatı kaç yıllık dönemin? Cumhuriyet 50. yılını döndü, okullarda ise ancak o kadar sürmüş başka bir dönemin edebiyatı (hem de öğrencilerce tadına varılmadığı halde) asıl büyük yeri tutuyor. Bu büyük bir çelişkidir. Cumhuriyet 100. yılına geldiği zaman, yine mi Tanzimat edebiyatına çok yer verilecek?
     Gerçekte, kompozisyon sorularını edebiyat eğitim programının bir sonucu olarak ele almak gerekir. Sanırım, bu programlar öğretmenlerin mesleki gelişmelerini de önlüyor.

                                                                              Milliyet Sanat Dergisi, 14 Kasım 1975

10.03.2016

İstanbul'da Uğrak ve Güzel Sahaflar...

Avm içerisindeki kitapçılarda olmayıp sahaflarda olan bir şey var. Acaba ne?
Kendimiz... Pek çok kişi bilir ve hisseder ki, sahaflarda insanı, okuyacağı kitabın havasına sokan bir atmosfer var. Kimi ikinci el kitapların bulunmasına yorar bunu, kimi sahaflarla hasbahal etmeye. Ama bir gerçek var ki, o da sahaflarda alınan kitapların, daha kitabı okumaya koyulmadan sayfalarının açıldığıdır. Her sahafın bir ayrı hikayesi vardır, sizinle ilgilendiği sırada bir diğer ''alıcı'' geldiğinde onun yanına gider ama siz asla benimle ilgilenmiyor hissine kapılmazsınız.
Belki eski mahalle tatları, belki yan taraftaki ''verici''nin pikabında çalan bir şarkı ve belki de bu nostaljik şeylerin hepsi.
Bu çağda ''kahraman bakkal süpermarkete karşı''yken, sahafların hala var olması güzel ve inatçı bir şey. Şimdi, İstanbul'da kendi bildiklerimden oluşan bir ''Sahaf Tasnifi'' ile sizi baş başa bırakıyorum.



 
Denizler Kitabevi; 1993 yılında Beyoğlu'nda kurulmuştur. Antik eşyalara ve buna benzer eski üretimlere sıklıkla rastlayabileceğiniz bir kitabevi. Sahaflığın yanı sıra kitap yayımlama işiyle de uğraşmaktalar. İstiklâl Caddesi üzerindedir ve kolaylıkla bulabilirsiniz.

Gezegen Sahaf; Beyoğlu'nda Galatasaray Lisesi karşısındaki Balık Pazarı'ndan girince, Aslıhan Pasajı içerisindedir. Ağırlıkla resim, sanat, mimarî kitaplarının bulunduğu sahaf bu açıdan koleksiyonerlere sıklıkla hizmet vermektedir. Hafta sonları genellikle 14.00'da ve 1 TL ile başlayan açık arttırmalar yapılmaktadır.

Tezgah Kitabevi; Beyoğlu'ndaki uğrak yerlerden biri de Tezgah'tır. Sahaf olmakla kalmayıp, içerisine gömülebileceğiniz yüzlerce kitabın yanına çay, kahve ne isterseniz onu da söylebilirsiniz. Bir çeşit ''sahaf bar'' işlevindeki bu güzel mekan, bana kalırsa kitapların ağırlığını taşıyan fevkalade yerlerden biridir.

Akademik 1971 Kitabevi; 1971 yılında Nişantaşı'nda açılmış olup, günümüzde yerini Kadıköy'e taşımıştır. Alt katında, sessiz bir kütüphane de yer alıyor. Akademik 1971, ''Akademi Edebiyat Ödülleri'' düzenleyerek bu ödüllerle birçok edebiyatçıyı tanıtmıştır. Geçmişte de pek çok edebiyatçının uğrak mekanı olmuştur.


Kırmızı Kedi Kitabevi; Beyoğlu, Tünel'deki Kırmızı Kedi, tarih, araştırma, biyografi kitaplarına ağırlık veren okuyucular için alternatif bir kitabevi. Tasvirlerden birisi şudur ki; ahşap merdivenler dergilerle doldurulmuş bir vaziyette. Okuyacağınız kitap, dergiyi alıp hemen yanındaki pideciye de gidip bir şeyler atıştırmak güzeldir. :)

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi; Hadi biraz planlamamın dışına çıkalım ve bir müze ile devam edelim. Ama bu bir edebiyat müzesi... Birbirinden farklı insanların bir araya gelebildiği, öğrenci için gerekli sessizliğin hakim olduğu, yerli yazarlarımızın eşyalarının -kalem, daktilo, gözlük vd.- bulunduğu ve Pazartesiden Cumartesiye kadar 10.00 ile 19.00 arasında açık olan edebiyat müzemizin içi de dışı kadar alımlı... Rant uğruna tacize uğramamasına şaşmakla beraber, güzel bir İstanbul'u temsil eden nadir yerlerden biridir.